Öfke'nin Hayatımıza Etkisi
Öfke; engellenme, incinme veya gözdağı karşısında gösterilen saldırganlık tepkisi, kızgınlık anlamlarına gelir ve sevinç, hüzün gibi insani yanımızın önemli bir parçasıdır. Heyecan, mutluluk, endişe ve korku gibi normal ve bir o kadar sağlıklı bir duygudur. Her insanda olması gereken olmadığı zamanlarda endişelendiğimiz duygular gibi.
Öfkede asıl problem, öfkenin varlığı değil; kontrol edilememesi ve iç dünyamızda öfkeyi işleyememekten kaynaklanan saldırganlık halinin oluşmasıdır. Bu saldırganlık fiziksel veya iletişimsel olabilmektedir.
İnsanlar neden öfkelenir?
- Haksızlığa uğranıldığında
- Yapılan incitilmelere dayanacak gücümüz kalmadığında
- Tehdit altında hissettiğimizde
- Saygı duyduğumuz değerlere saldırıldığında
- Değer görmediğimizi düşündüğümüzde
- Aşağılanmalara maruz kaldığımızda
- Kendimizi ifade edemediğimiz zaman
- Yorgun, savunmasız olduğumuzda
- Hayal kırıklığına uğradığımızda
- Kışkırtıldığımız zaman
Üst üste can sıkıcı olaylar yaşadığımız zaman ve daha farklı bir çok sebeplerden dolayı öfke ortaya çıkabilir.
Öfkeyi incelediğimizde bazı ortak özellikler gözümüze çarpıyor. Bunlardan biricisi öfkenin çoğunlukla yaşanılan an ile ilgili olmamasıdır. Ufak bir duruma karşı büyük öfke patlamalarıyla karşılaştığımızda şaşırıyoruz anlık durumu inceleyerek anlamlandırmaya çalışıyoruz ve çoğunlukla bir anlam veremiyoruz. Aslında her öfkenin sıklıkla bağlantılı olduğu başka olaylar bulunabiliyor, günlerdir, haftalardır biriken olaylar. Bu olayları incelediğimizde öfkenin oluşma sebebini daha iyi anlayabiliyoruz. Öfkelenmeye sebep olan bir diğer özelliğin alınganlık yani kişiselleştirme olabildiğini görüyoruz. Kırılgan, hassas, duygusal insanlar aynı zamanda alıngan kişilik özelliğine sahip olabiliyor. Yaşanan olaylar kişiselleştirilebiliyor, üzerine alınabiliyor ve akabinde öfke ortaya çıkabiliyor. Bunlara ek olarak bazı durumlarda da kontrolümü kaybediyorum kaygısı oluştuğunda yani işler kendi kontrolümüz dışına çıktığında ya da planlandığı gibi gitmediğinde öfke duygusu ortaya çıkabilmektedir. Ek olarak tehdit altında hissedilmesi ya da öfke yaşam biçimi haline getirilmesi öfkeyi ortaya çıkaran birkaç durum olarak karşımıza çıkabiliyor.
Ayrıca öfkenin bazı duygularla da bağlantısı bulunmaktadır ve bu duyguları deneyimlediğimizde sinirlilik kolaylıkla ortaya çıkabilmektedir. Örneğin endişe yada anksiyete duygusunu yoğun yaşayan insanlarda öfkenin ortaya çıkması kolaydır. Endişenin en tipik özelliği, ortada ciddi bir neden yokken kişinin kendi kendisine kaygılanacak bir neden bulup, kendisini strese sokmasıdır. Uzun süre endişeli duygu durumu yaşanılması tahammülü azaltabiliyor ve öfkeyi ortaya çıkabiliyor. Bunun dışında üzüntü ve korku duygusu da öfkenin ortaya çıkmasında kolaylaştırıcı etkenlerden olabiliyor.
Öfke sağlığımıza zarar vermektedir. Yaşanan birçok hastalığın altında üzüntü, sinir ve öfkenin yattığı bilinir. Öfke başta kanser olmak üzere sayısız hastalığın oluşmasını hızlandırabilir. Çünkü öfke testosteron, epinephrine, norepinephrine, cortisol gibi fizyolojik olarak vücudumuza zarar veren hormonsal salınımların artmasına neden olur. Dünya sağlık örgütünün 2012 yılı araştırmalarında Türk insanının ‘öfke ve mutsuzlukta’ dünya birincisi olduğu haberine ulaştık. Bu hiç hoş bir durum değil. Hastanelerin ve eczanelerin neden dolup taştığına göz atacak olursak öfkeli ve mutsuz insanlar olmamızın bunda payı olduğunu görebiliriz.
Öfke ilişkilerimize zarar verir. Öfkemiz çözülmediği takdirde çevremizde ki insanların bize tolerans seviyeleri azalmaktadır. Öfkeli davranışlar bireyin etrafında ki arkadaş, eş ve yakınları uzaklaştırabilmekte ve bireyi yalnızlaştırabilmektedir. Evli çiftler arasında ilişkiye veya iş arkadaşları olan ilişkilerine zararlar verebilmektedir. Örneğin öfkeli bireyle daha az iletişme geçilebilir, üstünkörü sohbet edilebilir, samimiyeti artıcı paylaşımlarda bulunulmayabilir. Bu durum belli bir süre sonra duygusal ceza boyutuna dönüşebilir. Hayattan alınan zevki ve kaliteyi düşürebilmektedir.
Öfke üzerine gidildiği ve doğru yöntemler uygulandığı takdirde kolaylıkla çözülebilen bir sorundur. Öfkenin saldırgan hal aldığını veya işine, ilişkilerine zarar verdiğini düşünen herkesin profesyonel yardım almaları gerekir. Kimsenin kimseyi incitmeye hakkı olmadığı gibi bireyin saldırgan tutumlarıyla kendisine veya çevresine fiziksel ve psikolojik olarak zarar vermesinin ve akabinde yaşanabilecek yoğun pişmanlıkların önüne geçebilmenin en etkili yolu budur.